KAKA TRANSFERİ (FEKAL TRANSPLANTASYON)
- Şahika
- 15 Oca 2017
- 4 dakikada okunur
Merhabalar, bu yazımın konusu çoğu kişi tarafından yadırganıp tartışılan bir konu olduğu için araştırdığım makaleleri kaynak olarak sizlerle paylaşıyorum. Umarım yararlı ve güvenilir olur :)
Kolon, tek başına vücudumuzdaki mikroorganizmaların %70’ini barındırmaktadır. GİS’de 400’den fazla bakteri türü kültüre edilebilmiştir. İnsan dışkı florası mikroorganizmaların (Bakteri, virüs, maya, parazit gibi) kompleks bir karışımı olup, muhtemelen vücudun en büyük organıdır. İnsan bağırsağında ∼300-500 mikroorganizma mevcut olup, dışkı gramına düşen bakteri miktarı yaklaşık 1012'dir.
Konu günden güne ilgi çekmekte ve yapılan çalışmalarda yıldan yıla ciddi bir artış görülmektedir. Örneğin; 1990 yılında konuyla ilgili çalışma sayısı 100 iken, 2010 yılına gelindiğinde 500’ün üstünde makale yayınlandığı dikkati çekmektedir.Gaita materyali ilk kez, gıda zehirlenmesi ve ciddi diyareli hastalarda, ağız yoluyla 4. yüzyılda “Sarı Çorba” adıyla Çin’de verilmiştir. 16. yüzyılda yüksek ateş, ağrı, kusma ve kronik diyare/konstipasyonda kullanılmış olup 17. yüzyılda ise veteriner tıbbında kullanılmıştır. 20. yüzyıla gelindiğinde “Sıcak deve feçesi” Bedouins tarafından tavsiye edilmiş ve 2. Dünya Savaşı’nda Afrika’da Alman askerleri tarafından kullanılarak tedavideki yararı doğrulanmıştır. Anadolu’da “Kuru at-eşek, keçi gaitası” yaralı dokuların iyileşmesine yardımcı olmak amacıyla kullanılmaktaydı. İnsanda modern tıpta ilk kez 1958 yılında Eiseman ve arkadaşları tarafından kullanmıştır.
Fekal Transplantasyon Etki Mekanizması ve Kullanım Alanları
Fekal transplantasyonda etki mekanizması net olmamakla birlikte içerik ve fonksiyonel yönden bozulmuş intestinal mikrobiotanın tekrar düzeltilmesi ile ilişkili olduğuna inanılmaktadır. Nitekim alıcı intestinal mikrobiotanın, dışkı transplantasyonunu takiben, donör ile benzer özellikleri taşıdığını gösteren farklı çalışmalar ile de bu görüş desteklenmektedir.Fekal transplantasyonun etkinliğini gösteren çalışmalar sıklıkla tedaviye dirençli ya da tekrarlayan C. difficile enfeksiyonu tedavisine odaklı çalışmalardır.
Çocukluk çağında ve yaşlılık döneminde
* C. difficile’ye bağlı psödomembranöz enterokolittir.
Erişkinlerde
*İnflamatuvar bağırsak hastalığında C. difficile’ye bağlı psödomembranöz
*enterokolit
*Tekrarlayan/Ciddi C. difficile’ye bağlı psödomembranöz enterokolit
*İrritabl barsak sendromu
*Kronik diyare/ konstipasyon
*Kronik yorgunluk sendromu
Avantaj ve Yan Etkiler
Fekal transplantasyonun belki de en önemli avantajı donör sıkıntısının olmamasıdır. Güvenli, ucuz ve düşük teknoloji gerektiren bir işlemdir. Rejeksiyon riski yoktur, enfeksiyon riski oldukça düşüktür ve immünsüpresif tedavi gerektirmemektedir. Fekal transplantasyon, tekrarlanan antibiyotik kullanımı döngüsünü kırmakta, böylece intestinal floranın devamlılığını ya da yenilenmesini sağlamaktadır. Bunun yanısıra tekrarlayan antibiyotik kullanımının beraberinde getirdiği riskleri de azaltmaktadır; antimikrobiyal dirençli enterik bakteri suşları, alerjik reaksiyonlar, maliyet gibi. Fekal transplantasyonun diğer bir avantajı da dışkının geniş spektrumlu aktivitesi nedeni ile patojen tanımlamasına gerek olmaksızın enterik enfeksiyonların tedavisine başlanabilmesidir. Nitekim Eiseman ve ark. 1958’de bildirdikleri ilk vakada psödomembranöz enterokolit etkenini bilmeksizin tedavi etmişlerdir.

FMT(Fekal Mikrobiyota Transferi) işleminde donör ve alıcı nasıl hazırlanmalıdır?
Alıcının işlemden önceki gece, yatmadan önce magnesi kalsine vb. gibi hafif bir laksatif alması önerilmektedir. Alıcıya, işlemden 1 saat önce, verilen materyalin en az 4 -6 saat bağırsakta kalması için 2 tablet antidiyareik, tercihen lopermid, verilmesi gerekir. Sağlıklı donörler genellikle akraba ve yakın arkadaşlar olmalıdır. Fakat ilgisiz kişilerden toplanan gaita bankalarından da alınabilir. Hastalığın iyileşmesindeki tedavi oranı donör seçimi yakın akrabada (%93), yabancıdan (%84) biraz daha yüksek orana sahiptir. Fakat bu oranlar arasında ciddi istatistiki olarak fark yoktur. Random donör seçimi ile yapılan çalışmalarda, sonuçlar akraba donörlerden elde edilen sonuçlara yakın bulunmuştur. Donörün cinsiyeti tedavinin başarısında etkili değildir.
FMT yoluyla alıcının yeni bir hastalığa maruz kalmaması için donörlerin ayrıntılı incelenmesi gerekmektedir;
1. Endemik ishal bölgesine seyahat hikayesi,
2. Seks yaşantısı,
3. Önceden operasyon hikayesi,
3. Kan transfüzyonu,
4. Donörün ailesinde otoimmün ve metabolik hastalık varlığı,
5. 1.ve 2. derece akrabalarda malignite varlığı olup olmadığı sorgulanmalıdır.
Donör kanında ise aşağıdaki testlerin yapılması gerekmektedir;
1. Tam kan
2. Karaciğer fonksiyon testleri
3. HIV-1 ve 2 antikorları
4. Human T-Lenfositik virus
5. Hepatit A, B ve C virüsleri
6. Sitomegalovirüs ve Epstein-Barr virüs
7. Strongyloides
8. Amebiasis
9. Syphillis

Fekal transplant materyali nasıl hazırlanmalıdır ?
Bu konuda bir fikir birliği olmamasına rağmen en çok Amsterdam protokolü ön planda tutulmakta ve ona göre hazırlık yapılmaktadır. Bu protokole göre hazırlanan solüsyon elle ya da mutfak mikseri ile karıştırılır ve büyük partikülleri temizlemek için kahve filtresi veya çelik süzgeç kullanılarak süspansiyon haline getirilir. Bu süspansiyonlar 60 ml’lik enjektörlere konulur. Taze verilecek materyaller soğutulabilir, fakat dondurulmamalıdır. Transplantasyon için fekal materyal çeşitli yollardan infüze edilebilir. En tercih edilen yol kolonoskopi olmakla beraber nazogastrik tüp, nazoduodenal yol, Üst GİS endoskopisi ve retansiyon enema ile transplantasyon yapılabilmektedir. Uygulamanın hangi yolla yapıldığına dair karşılaştırmalı bir çalışma yoktur. Sonuçları birbiri ile çatışan çok sayıda araştırma yayınlanmıştır. Aslında sonuçlar arasında büyük farklılıklar görülmemektedir.
Hangi sulandırıcı madde kullanılmalıdır?
Çeşitli çalışmalarda farklı dilüe edici maddeler kullanılmış olup önerilen sulandırıcı non-bakteriostatik %0.9’luk serum fizyolojiktir. Bununla birlikte yoğurt, ayran, süt, su ve yumurta da kullanılmaktadır.
Ne kadar gaitaya ihtiyaç vardır?
Kullanılan feçes miktarı tedavinin başarı ve nüks oranını değiştirmektedir. Eğer 200 ml’den daha az fekal materyal verilirse; tedavi başarı oranı %80 ve nüks oranı %6.2 iken, 500 ml’den daha fazla fekal materyal verildiğinde tedavi başarı oranı %97.3’e çıkmakta ve nüks oranı %4.7’e gerilemektedir. Gastroskopi için 50-60 gr feçes 250 ml sulandırıcı, kolonoskopi için ise 200-300 gr feçes 500 ml sulandırıcı kullanılmalıdır.
Taze mi? Donmuş gaita mı daha iyidir?
Yapılan çalışmalarda önemli bir fark bulunmamıştır. Taze gaita 8 saat içinde verilmelidir. Daha önce alınıp dondurulmuş gaita çözünülerek işlem yapıldığı ve karşılaştırıldığı çalışmada; taze gaitada tedavi başarı oranı %92 iken, donmuş gaitada tedavi başarı oranı %90 olarak belirlenmiştir.
Kaynaklar
1. Eiseman B, Silen W, Bascom GS, Kauvar AJ. Fecal enema as an adjunct in the treatment of pseudomembranous enterocolitis. Surgery 1958;44:854-9.
2. Reid G, Younes JA, Van der Mei HC, et al. Microbiota restoration: natural and supplemented recovery of human microbial communities. Nat Rev Microbiol 2011;9:27-38.
3. Grehan MJ, Borody TJ, Leis SM, et al. Durable alteration of the colonic microbiota by the administration of donor fecal flora. J Clin Gastroenterol 2010;44:551-61.
4. Khoruts A, Dicksved J, Jansson JK, Sadowsky MJ. Changes in the composition of the human fecal microbiome after bacteriotherapy for recurrent Clostridium difficile-associated diarrhea. J Clin Gastroenterol 2010;44:354-60.
5. Tvede M, Rask-Madsen J. Bacteriotherapy for chronic relapsing Clostridium difficile diarrhoea in six patients. Lancet 1989;1:1156-60.
6. Sullivan A, Edlund C, Nord CE. Effect of antimicrobial agents on the ecological balance of human microflora. Lancet Infect Dis 2001;1:101.-14
7. Bowden TA, Mansberger AR, Lykins LE. Pseudomembranous enterocolitis: mechanism of restoring floral homeostasis. Am Surg 1981;47:178-83.
Comentarios